17 Nisan 2015 Cuma

Herhangi Biri

       Adı Mehtap. Soyadını bir türlü hatırlayamadım.Bir kaç defa evlerine gitmişliğim de var. Babası hastaydı. Benim babam da hastaydı, oradan kurduk galiba ilk yakınlığı. Bir ablası vardı, aynı kendisi, belki biraz daha toplucası. Annesi? Hayret, annesine dair hiç bir iz yok belleğimde. Muhtemelen o da kızları gibi bembeyaz bir kadındı.
        İlkokul arkadaşım Mehtap.Nasıl naif, nasıl korunmaya muhtaç. Ben Zeyna'ydım, o Gabriella. Her daim titreyen telaşlı parmakları soluk mavi önlüğümün düğmelerini çekiştirirdi. Sesi incecik, kendisi minicik.
        İlk dostlarımdan Mehtap. Taşındılar,okulunu değiştirdi. Ya da ben mi öyle hatırlıyorum?Sıkça üzerinde çalıştığım arkadaş listeme zirveden giriş yapanlardan sonra,ben mi onu gitti kabul ettim acaba? Yok canım,gitmese mutlaka küsüşürdük,hatırlardım.
         Yaşım yirmi beş. Dün dolmuşta Mehtap'ı gördüm.Allah'ım,bir insan evladı hiç mi değişmez? Aynı bembeyaz çehre,aynı kumral düz saçlar,aynı telaşlı parmaklar. Parasını bana doğru uzatıp; "Şurdan bi kişi yollar mısınız?" dedi. Gülümsedim, "Tabi!" dedim. Parasının üzerini avucuna koyarken, telaşla kıpırdayan beyaz parmaklarına baktım, küçük kalbimle çokca sevdiğim minik arkadaşımın asla değişmemiş olan parmaklarına...
         Kendimi tanıtmadım.Hatırlamayacaktı çünkü.Ben onlu anılarımı heyecanla ona sunarken,o hayretle süzecekti beni. Bu kız bunca şeyi nasıl taşımış bunca yıl zihninde,diyecekti. Onun tek hatırladığı,çilli ufacık bir kızın oğlan çocuklarına sürekli kafa tutması olacaktı. Ee bunu da anı diye dillendirmesi ayıptı,susacaktı.
          Adı Mehtap. Dolmuştan inerken takılıp düştüğümü görüp; "Ne sakar kız."  diye düşünen, beyaz parmaklı, herhangi biri...
     
       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder